-
1 sıra dışı
( olağan dışı) außergewöhnlich -
2 sıra dışı
непривы́чный, необы́чныйsıra dışı nöbet — наря́д вне о́череди
-
3 sıra
1) ряд; ли́ния; цепьsıra takip etmek — соблюда́ть ряды́ (ря́дность)
bir sıra dükkân — ряд ла́вок
2) строй, ряд, шере́нгаsıra dışı hizmet — а) нестроева́я слу́жба (в армии); б) наря́д вне о́череди
3) поря́док, нала́женностьsırasını kaybetmek — нару́шиться — о режи́ме (сна и кормления ребёнка)
4) поря́док, черёд, о́чередь; очерёдностьsıra ile — по о́череди; друг за дру́гом, по поря́дку
sıra ya girmek — а) встать в ряд; б) встать в о́чередь, заня́ть о́чередь
sıra ya koymak — а) ста́вить в ряд; б) расположи́ть в поря́дке (чего-л.)
sıra numarası — поря́дковый но́мер
sıra sıra — а) ряда́ми; б) по поря́дку; в поря́дке
sıra sıra ağaçlar — дере́вья, поса́женные ряда́ми
bindirme sırası — очерёдность погру́зки
5) обы́чность, зауря́дность; что-ли́бо, взя́тое без вы́бораsıra adamı, sıradan -bir adam — рядово́й (обыкнове́нный, просто́й) челове́к
sıra karpuzu — арбу́зы без вы́бора
6) слу́чай, удо́бный моме́нтsıra sında — а) во́время; в ну́жный моме́нт; б) при удо́бном слу́чае
sırasını bularak, sırası düşerse — е́сли предста́вится удо́бный слу́чай
7) вре́мя, моме́нтo sırada — в тот моме́нт
o sırada biz gelmiştik — в тот моме́нт пришли́ мы
8) скамья́, па́рта -
4 რიგგარეშე
sıra dışı -
5 вне
dışında* * *вне го́рода — kentin dışında
вне ко́нкурса — yarışma dışı
выступа́ть вне ко́нкурса — müsabaka dışı yarışmak
фильм демонстри́ровался вне ко́нкурса — filim yarışma dışında gösterildi
вне о́череди — sıra beklemeden / bekletilmeden
наря́д вне о́череди — воен. sıra dışı nöbet
••вне вся́кого сомне́ния — hiç kuşkusuz
он вне себя́ — kendinde değildir
он вне себя́ от ра́дости — sevincinden içi içine sığmıyor
он был вне себя́ от гне́ва — öfkesi topuklarına çıkmıştı
объяви́ть вне зако́на — yasa / kanun dışı ilan etmek
-
6 Reihe
Reihe <-n> ['raıə] fsie sitzen in der dritten \Reihe üçüncü sırada oturuyorlar;sich in einer \Reihe aufstellen tek sıra hâlinde dizilmek, sıralanmak;in Reih und Glied stehen saf teşkil etmek2) (Buch\Reihe) dizi;er kaufte eine ganze \Reihe Bücher bir sürü kitap aldı3) math dizi;geometrische \Reihe geometrik diziaus den \Reihen der Konservativen muhafazakârların arasındandu bist an der \Reihe ( fam) sıra sende;der \Reihe nach eintreten sırayla girmek;immer der \Reihe nach! sırayla!;außer der \Reihe kommen sıra dışı gelmek;etw auf die \Reihe kriegen ( fam) bir şeyi ayarlamak -
7 внеочередной
sıradışı,olağanüstü* * *sıra dışı; olağanüstüвнеочередна́я се́ссия — olağanüstü toplantı devresi
-
8 наряд
I м( одежда) kıyafetII м1) ( документ на получение товара) teslim emri2) воен. nöbetнаря́д вне о́череди — sıra dışı nöbet
3) ekipнаря́д поли́ции — polis ekibi
-
9 out of turn
yersiz, sırasız, patavatsız, düşüncesiz* * *(out of the correct order.) sıra dışı -
10 строй
м1) düzen, sistem, rejimсоциалисти́ческий обще́ственный строй — sosyalist toplumsal düzen
госуда́рственный строй — devlet düzeni
племенно́й строй — kabile sistemi
2) yapı, sistemграммати́ческий строй языка́ — dilin gramer yapısı
3) sıra, safмы шли́ стро́ем — tabur olmuş yürüyorduk
4) воен. düzen, nizamпохо́дный строй — yürüyüş düzeni
строй фро́нта — мор. borda hattı
••вводи́ть что-л. в строй — işletmeye açmak, hizmete açmak / koymak
вступа́ть в строй — işletmeye açılmak, hizmete / servise girmek
вы́йти из стро́я — işlemez olmak; savaş dışı olmak воен.
выводи́ть что-л. из стро́я — işlemez / kullanılmaz hale getirmek; savaş dışı etmek
-
11 петля
ж1) ilmik (-ği)пе́тля́ арка́на — kemendin ilmiği
два ряда́ пе́те́ль — iki sıra ilmik
верёвка с пе́тлёй на конце́ — ucu ilmikli ip
наки́нуть кому-л. пе́тлю на ше́ю — birinin boynuna ilmik geçirmek
2) ( движение по кривой) geniş kıvrım; lup, luping ав.; havada takla спорт.сде́лать пе́тлю в во́здухе — havada daire çizmek
3) ( для пуговицы) ilik (-ği); halka, dişi kopça ( для крючка)4) (дверная, оконная) menteşe, reze5) перен. ipпе́тли́ ему́ не минова́ть — ipten kurtulamaz
См. также в других словарях:
sıra dışı — sf. 1) Alışılmışın dışında olan, olağan dışı, gayritabii, ekstrem 2) Beklenmedik … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıra — is. 1) Yan yana, art arda olan şey veya kimselerin tümü, dizi Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar. S. F. Abasıyanık 2) Bu biçimdeki topluluğun durumu Sırayı bozmayın. 3) Belirli bir düzene ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
olağan dışı — sf. Sıra dışı … Çağatay Osmanlı Sözlük
dış — is. 1) Herhangi bir cisim veya alanın sınırları içinde bulunmayan yer, hariç, iç karşıtı Hafta sonunda şehrin dışına çıkıyoruz. Şehrin artık dışındayız. Bostanlar, bağlar, sürülmüş tarlalar. A. Haşim 2) Bir konunun kapsamına girmeyen şey 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gayritabii — sf., esk., Ar. ġayr + ṭabīˁī 1) Doğa dışı, doğaya aykırı Ne gayritabii, garip, manalı, müstehzi gülüyordu? P. Safa 2) Sıra dışı 3) Acayip … Çağatay Osmanlı Sözlük
ekstrem — sf., Fr. extrême 1) Aşırı 2) Uç 3) Sıra dışı … Çağatay Osmanlı Sözlük
akıl — is., klı, Ar. ˁaḳl 1) Düşünme, anlama ve kavrama gücü, us 2) ruh b. Bellek Hâlâ aklımda o tufan yağmuru. C. S. Tarancı 3) Öğüt, salık verilen yol Bu aklı size kim verdi. 4) Düşünce, kanı Şimdiki aklım olsaydı bu dükkânın yerine aç bir kahve! A. K … Çağatay Osmanlı Sözlük
düşmək — f. 1. Öz ağırlığının təsiri ilə yerə enmək, yuxarıdan aşağıya enmək, tökülmək. Göydən üç alma düşdü. . . (nağılların sonu). Paraşütlə düşmə. Qayadan dərəyə iri daşlar düşürdü. – Bu zaman bir bomba düşür uzağa; Dalğa vurub onu sərir torpağa. M. R … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız … Çağatay Osmanlı Sözlük
keyif — is., yfi, Ar. keyf 1) Vücut esenliği, sağlık Keyfiniz nasıl? 2) Canlılık, tasasızlık, iç rahatlığı Bu keyif ne kadar sürerdi? Tahminime göre beş on dakikadan fazla sürmezdi. Y. K. Karaosmanoğlu 3) Rahat, huzur, afiyet 4) İstek, heves, zevk Ağır… … Çağatay Osmanlı Sözlük
saf — 1. is., Ar. ṣaff 1) Dizi, sıra Bütün garsonlar saf teşkil edip selama dururlardı. E. E. Talu 2) Grup Birleşik Sözler saf dışı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller saf bağlamak saf değiştirmek saf tutmak saflara ayırmak 2. sf … Çağatay Osmanlı Sözlük